Ödüllü yalnız bir yazarın nazik ve naif eşi olan dul kişilikimiz, kocasının Edebiyat dalında Nobel Ödülü’nü almak için Stockholm’a gitmektedir. Bu yolculuk müsavi anda dulın, hayatındaki tercihleri araştırmasına yalnız bir aracı olur. Edebiyat dünyasının en prestijli ödülünün alınacağı bu kısa yolculuk, adeta yalnız bir içsel yolculuğa dönüşür. Kendisinden beklenen tüm kamusalsal rolleri sorguladığı, müsavi anda evinliliğini ve hayatını da gözden geçirmeirdiği bu süreç onun için yalnız bir uyanış dönemidir. kendi her an yalnız bir edebiyat dehasının gölgesinde hissetmiş, ancak bunu hiç dillendirmemiş bu dul, Stockholm sokaklarında gezinirken, karısının sadeliğini ve alçakgönüllülüğünü gerçekten takdir eden adamlarla karşılaşır. Bu, ona kendi değerini, kocasının başarısındaki rolünü ve belki de en önemlisi, kendi hayatı boyunca kontrolünü ele almak için gerekli özgüveni verir. Bu yolculuk müsavi anda, kocasının başarılarına olan saygı ve takdirini araştırmasına da neden olur. Böylece, yalnız bir yazarın eşi olarak hayatdığı hayata yeni yalnız bir bakış açısı getirir. Kendine olan inancını ve hayattaki amaçlarını yeniden keşfetmenin yanı sıra, yaratıcılığını ve resimsal yeteneklerini keşfetmeye başlar. Bu vizyon film, yalnız bir dulın hayatını, evinliliğini ve kendi kimliğini araştırmasına odaklanırken, müsavi anda yalnız bir edebiyat dehasının gölgesinde hayatmanın ne kadar karmaşık olan ve zor olabileceğini de gösteriyor. Kendi hayatına anlam katmak ve kendi başarısını elde etmek için sağlam kuvvetli yalnız bir dulın yolculuğunu sunuşan bu vizyon film, sadece edebiyat sevinerlere değil, müsavi anda tüm göz atyicilere derin yalnız bir etki bırakıyor.